22 Temmuz 2023 Cumartesi

Para Politikası Otoritesi Olarak Merkez Bankası ve “Para Politikası Olarak “Enflasyon Hedeflemesi” , TCMB/ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası

 

    Eski geçmişe sahip bir çok ülkede bir banka, banknot ihracında tek veya  birincil hakkı elde ederek devlet bankeri veya ajanı haline gelerek tedrici olarak merkez bankası pozisyonuna geçmiştir (M.H.DE Kock, Cenral Banking,  third edition, Staples Press, reprinting 1969,  p.11). 1656’da özel banka olarak tesis edilen İsveç’in Riskbank’ı, 1668’de yeniden organize edilerek devlet bankası haline getirilmiş ve en eski tesis edilen ihraç bankası olarak kabul edilirken, 1694’te kurulan İngiltere Bankası, “1844  Bank Act” in hayata geçirilmesiyle ıslah edilmiş, bugünkü merkez bankacılığının öncülüğünü yapmıştır. Bank of  England  ise ilk merkez bankası olarak genel kabul görmüştür ve merkez bankacılığının oluşturulmasında genel olarak temel alınmaktadır (M.H.DE. Kock, p.13).

    Günümüzde ekonominin kredi ihtiyacını karşılayan çeşitli bankalar ve bunların üstünde merkez bankası vardır. Para ihraç etme ve para politikalarını yönetme özellikleriyle ön plana çıkan merkez bankası; bir rezerv bankası, nihai ödünç verme kurumudur. Para ve kredi işlerini ekonominin ihtiyaçları ve devletin genel politikası doğrultusunda düzenlerler. Devletin bankeri olarak hazine işlemlerini gerçekleştirir, bankaların nakit rezervlerini muhafaza etmek, bankalar arasında meydana gelen alacak ve borçların karşılıklı mahsubunu, takasını, takas odası görevini yürütmek, ekonominin uluslararası işlemlerde döviz gelir-gider hesabını tutmak, ülkenin altın ve döviz rezervlerini muhafaza etmek gibi görevler üstlenmişlerdir. Tarihsel süreç içinde merkez bankalarının görevleri artan bir seyir izlemişlerdir (Avni Zarakoğlu, Bankacılar İçin Merkez Bankacılığı Bilgisi, Banka ve Ticaret Banka ve Ticaret Hukuku Araştıra Enstitüsü ( T.İş Bankası A.Ş. Vakfı) Yayın No:. 209, Bankacılar Serisi No:21,3.Baskı, 1988,  s.1)

   Modern karma ekonomilerde parasal fonksiyon, kamu veya özel kurum olsun merkez bankası ve ticari bankalar tarafından paylaşılma eğilimindedir. Çok genel olarak ülke merkez bankası, sirkülasyondaki para miktarı ve mevduatlara dayalı kaydi paranın belirlediği para arzının kontrolünde yürütücü otoritedir. Modern ekonomiler, bir gurup finansal kurum ve piyasaya gereksinim duyarlar ve bu kurumların ve piyasaların çok kompleks olan uygulamalarının merkez bankaları tarafından düzenlenme ve denetlenmeleri sorunu ortaya çıkar. ( T.O’Grady Walshe,Managing a Central Bank: Goals, Strategies, and Techniques”- The Evolving Role of Central Banks, edited by Patrick Downes & Reza Vaez-Zadeh, Central Banking Department International  Monetary Fund, 1991, p.99 ) 

Para ve Para Politikası  

Para

    Para doğal bir yapıya sahip değildir, aynen diğer bir şey, tekerlek gibi icat edilmiş ve ticarette araç olarak kullanılmaktadır. Mal paranın yerini büyük değerleri taşıyabilen, hafif, gücünü kendini ihraç eden devletten alan fiyat para/ kağıt para almıştır. Çinliler kağıt parayı 11.yy’da keşfetmiş, kağıt para fikri Marko Polo tarafından Avrupa’ya taşınmıştır (William J. Baumol, Alan S. Blinder, Macroeconomics-principles and policy, seven edition, The Drayden Press, Harcourt Brace College Publishers, 1998 update,  p. 253).

Para önemlidir. Çünkü toplam para miktarında değişmeler veya para miktarı büyüme oranındaki değişmeler; enflasyon oranı, faiz oranı, istihdam, ulusal gelir, yabancı paralar karşısında ulusal paranın değerinde ve ulusal çıktıda değişmelere neden olur. Para miktarında değişmeler veya para miktarı büyüme oranında değişmeler önemli ekonomik değişkenleri etkiler, bu yolla amaçlanan nihai ekonomik hedeflerin etkilenmesi mümkün olur. Yüksek istihdam, önemli bir enflasyon ya da önemli bir deflasyonun olmadığı durumu ifade eden “fiyat istikrarı”, “ekonomik büyüme”, “ödemeler dengesi denkliği” direkt veya endirekt olarak para miktarındaki değişmelerden ya da para miktarı büyüme oranındaki değişmelerden etkilenir (Roger LeRoy Miller, David D.Vanhoose, Modern Money and Banking, third edition, McGraw-Hill, 1993,  p.42).

Paranın Kavramsal ve Hukuki Tanımı

   Parasal değişim, takasın alternatifidir. Para kendisi herhangi bir fayda sağlamayan, fakat her an fayda sağlayan bir malla değiştirilebilinen bir metadır. Hukuki tanımına göre de para, “legal tender” olarak,  devletin; ne verildiğinde insanların yükümlülüklerinden, bu yükümlülüklerinden doğan cezai sorumluluklarından kurtulacağına karar verdiği şeydir. Paranın “legal tender” olduğu devlet tarafından tescil edilir (Rüşdü Saracoğlu,Merkez Bankasının Finansal Sistemle İlişkileri ve Reformlar”- Merkez Bankası Bilançolarının  İrdelenmesi- İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, ParkSa Hilton Oteli, Maçka/ İstanbul , 5-6 Nisan 1991, s.15)

   Para, alış veriş, ticaret yapanların mal ve hizmetlerin değişiminde kullandıkları şeydir. Çoğunlukla para, kağıt ve madeni ufaklık para olarak düşünülür. Fakat para kavramının kapsamı bu gün daha geniştir. Ekonomideki para miktarı kağıt ve madeni paraların dışında çek kesilebilir mevduatı, para gibi işlem gören finansal varlıkları da içermektedir (Peter Bofinger, Monetary Policy- Goals, Institutions, Strategies, and Instruments, Oxford University Press, 2001, p. 3). Para bir likit varlıktır. Varlık, likit olduğunda bir işlem maliyeti taşımaksızın mal ve hizmetlerle değiştirilebilir. Para tutulduğunda kapital/ sermaye kaybı minumumdur.

Para Politikası

Para politikası; temel amaçlara ulaşmak için çok genel olarak ekonomide para miktarı veya paranın fiyatı faiz oranını belirlemek, firma ve hanehalkı “beklentileri”ni etkilemek için para otoritesi tarafından yürütülen tedbirler, stratejiler bütünüdür.

Para politikası; istihdamı ve büyümeyi arttırmak, ödemeler dengesi denkliğini tesis etmek, fiyat istikrarını sağlamak ve paniklerin büyük belirsizliklere yol açmaması için finansal istikrarı sürdürme amaçlı olarak uygulanılabilir (Frederic S., Mishkin, The Economics of Money, Banking, and Financial Markets, fourth edition, The Harper Collins, 1995,  pp. 495, 496)

Paranın hem hanehalkı ve iş sektörünün hem bankacılık sektörünün davranış şekillerinin etkisiyle hem de para politikalarının yapıcısı merkez bankalarının oluşturduğu koşullar içinde belirlenmesi ve ekonominin nihai amaçları arasında “trade off”/ değişim oranının olması, para politikasının yürütülmesini zor hale getirmektedir.

Para politikalarının para arzını değiştirerek yürütülmesi; nihai amaçlar üzerinde bağımsız etkiye sahip faiz oranları düzeyi ve kredi hacmi üzerinde etkili olması, paranın dış değeri olan döviz kurları üzerinde de etkilere sahip olması para politikalarının yürütülmesini zorlaştıran nedenlerdendir.

Merkez bankalarının para arzını kontrol ediyor iken faiz oranları, döviz kurları üzerindeki kontrollerini, faiz oranlarını kontrol ediyorken para stoku ve kurlar üzerindeki, kurları kontrol ederken para stoku ve faiz oranları üzerindeki kontrollerini kaybederler. Sonuçta merkez bankaları para politikalarının yapıcıları olarak belirsizlik içinde para politikalarını oluştururken, paraya olan talep değişmelerini dikkate alarak, nihai amaçlar arasındaki çatışmaları hesaba katarak ve aralarındaki değişim oranına özen göstererek para politikalarını oluşturmak zorundadır.

Çok genel olarak “para politikası stratejisi” ;  final amacı başarmak için merkez bankasının nasıl hareket edeceğine karar verdiği bir gurup prosedür olarak tanımlanabilir ( Gabriel P Fagan., “Implementetion Problems of Monetary Policy Strategy”- Current Issues in Monetary Economics,  edited by Helmut Wagner, Physica –Verlag , 1998, p.140).

      Final amacın başarılmasında para politikası enstrümanlarının kullanılması; kredibilitenin tesisi ve karar alma prosesinde “consistency”/ uyumun gerekliliğinden dolayı, merkez bankasının para politikasını hem ileriye yönelik hem de “pre-emptive” olarak (diğerlerinin hareketlerini değiştirmeden) yapılması gerektiği kabul görmektedir (H.R. Vane and  J.L. Thompson,  An Introduction to Macroeconomic Policy, Fourth Edition,Harvester-Wheatsheaf, 1993, p.227).

Merkez bankalarının; para politikası stratejilerini belirlerken; hane halkı ve firmaların davranışlarını direkt olarak kontrol edemediklerinden, ekonomik hedeflerini etkileyen ve kontrol edebilecekleri değişkenleri, değişkenlerin hedefleri hangi kanallardan etkileyeceğini bilmeleri ve politikalarını bu bilgiye dayandırmaları gerekmektedir.

Yeni parasal programlar;

·        halkın politikalar konusunda aydınlatılmasına,

·        yönetilmesinin geliştirilmesine,

·        beklentilerin yönlendirilmesi,

·        ekonomik politikaların özel ekonomik birimler üzerindeki kredibilitesinin çok etkin olması görüşüne dayanmakta

ve makro ekonominin önemli bir akımı olan rasyonel beklentiler hipotezinin asimilasyonu olarak nitelendirilmektedir (Blackburn Keith,  Michael Christensen, Monetary Policy and Credibility: Theories and  Evidence”, Journal of Economic Literature, vol. XXVII (March 1989) ,  p.1,2.)

Merkez Bankalarının Bağımsızlığı

Akademik literatürde iradi politikaların dizayn edilmesinde hem de politika yapıcı kurumların dizayn edilmesinde hem Avrupa Birliği hem de Doğu Avrupa’da ortaya çıkan uluslarda hem politikaların oluşturulması hem de sonuçlarının etkileri açısından politika yapıcı kurumlarının rolü artan ilginin konusu olmuş ve daha büyük bir  ilgi merkez bankalarının politik bağımsızlığıyla, bağımsızlığının sonucu olarak enflasyon kayıtlarındaki düşüklüğe odaklanmıştır (Carl E Walsh., Montary Theory and Policy, second edition, MIT Press, 2003, p.419).

Merkez bankalarının kredibilitelerini sürdürmelerinin yolu, düşük enflasyon kayıtları, deneyimleridir. Bağımsız merkez bankalarının oluşturulması;

·        merkez bankalarının politik baskılardan uzak,

·         fiyat istikrarı amacını ön plana alarak para politikalarını oluşturmalarını sağlar. Artan bağımsızlık, ortalama enflasyon oranının düşmesine yol açacak fakat çıktı artışlarına neden olmayacaktır.

·        Enflasyon eğilimiyle ilgili yorumlar, enflasyon eğiliminin politik baskılardan kaynaklandığı, seçim ekonomisiyle ilgili olduğu yönündedir.

·        Daha fazla merkez bankası bağımsızlığı, partizan politikaların daha az etkisinde olması, atama prosesinin uzun süreli olması, ortalama enflasyonun azalması kadar çıktının azalmasıyla doğru orantılıdır (Carl E Walsh, p.422) .

Bağımsız merkez bankalarının oluşturulması, merkez bankalarının politik baskılardan uzak, fiyat istikrarı amacını ön plana alarak para politikalarını oluşturmalarını sağlar.

Para Politikasının Amaçları

Para politikası amaçlarını;

·        tüm ekonomiyle ilgili makro ekonomik amaçlar ve

·        merkez bankalarının istikrarını sürdürmeyi üstlendiği “finansal sektöre yönelik” amaçlar

olarak karakterize edebiliriz (Michael R. Baye, Dennis W. Jansen, p.668 ) .

Bu ikinci amaç, mikroekonomik amaçtır. Finansal piyasaların istikrarı olarak da yorumlanan faiz oranı istikrarının sürdürülmesi, finansal sektör istikrarının sağlanmasında araç olarak kullanılır, makroekonomik etkileşimlere sahiptir.

Makroekonomik amaçların ilki “fiyat istikrarı” dır, enflasyon oranının istikrarıyla ve de hedef düzey enflasyonun istikrarını ifade eder. Bu nedenle fiyat istikrarı hem düşük enflasyon ( belki sıfır enflasyon) dur. Merkez Bankaları fiyat istikrarını sağlamak için parasal toplamı hedefler.

İkinci makroekonomik amacı “ekonomik büyüme”dir. Reel GSYİH’nın büyüme oranıyla, reel kişi başına gelirle veya gelecekte büyümeye yol açan sermaye yapısına olan yatırımların büyüklüğüyle ve ekipmanla, ölçülür. Devletler, büyüyen bir ekonomiden yarar sağlarlar ve para otoritesi olan merkez bankalarının yürüttüğü politikalar yoluyla ekonomiyi uyarmaya çalışırlar. Büyümeyi sağlamak için merkez bankaları faiz oranlarını hedefler.

Merkez bankalarının bir diğer makroekonomik hedefini; “ödemeler dengesi denkliği” teşkil eder ve hedeflediği değişken “döviz kuru”dur. Döviz kuru ihracat ve ithalatı ve bu nedenle dış ticaret dengesini etkiler. Bu özelliği nedeniyle merkez bankaları döviz kuru istikrarını ya da döviz kurunun hedeflenen bir düzeyini amaç olarak alırlar. Döviz kurundaki büyük dalgalanmalar ödemeler dengesini etkilediği kadar finansal piyasaların da istikrarını bozar . (Michael R. Baye, Dennis W. Jansen, p.669)

Para politikası; istihdamı ve büyümeyi arttırmak, ödemeler dengesi denkliğini tesis etmek, fiyat istikrarını sağlamak ve paniklerin büyük belirsizliklere yol açmaması için finansal istikrarı sürdürme amaçlı olarak uygulanabilir (Frederic S.Mishkin, pp. 495, 496).

Bu nedenle ekonomideki para miktarının etkilenmesi yoluyla para politikasının oluşturulması; yüksek istihdam, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme, ödemeler dengesi denkliği gibi aralarında “trade off “/ değişim oranı olan nihai amaçlarda çatışmaya yol açabilir.  Bu nedenle para politikasının nihai amaçlar arsındaki “trade off”/ değişim oranının hesaba katılarak oluşturulması gerekir.

Cari ekonomik koşulların ve para politikasının etkilerinin belirsizliği kadar, para politikasının uygulanması ve değişkenleri etkilenmesine kadar meydana gelen gecikmeler, paranın optimal miktarının uygulanmasını zorlaştırır. Para politikasının para arzının değiştirilmesi yoluyla yürütülmesi; merkez bankalarının faiz oranlarını, dolayısıyla kredi miktarını etkilemeleri, para miktarında yarattıkları değişmelerle döviz kurları üzerinde etkili olmaları, döviz piyasalarına müdahale etmeleri, bu yollarla nihai amaç üzerinde etki yaratmaları şeklindedir. Merkez bankası tarafından para stokunun kontrol edilmesi, faiz oranları üzerindeki kontrolü kaybetmesine yol açar. Faiz oranları kendi başına, yatırımları etkileme gücüyle nihai amaç üzerinde bağımsız etkiye sahiptir.

     Merkez bankaları faiz oranını, para arzını ve döviz kurlarını simultane olarak belirleyemezler, değişkenlerden birini kontrol ettiklerinde diğerleri üzerinde kontrollerini kaybederler (William J. Baumol,  Alan S. Blinder,  p. 306)

Merkez bankalarının hangi ara hedef değişkeni kullanacağı sorusunun cevabı,  ekonomideki problemin ne olduğuna dayanmaktadır.

Merkez bankalarının para politikaları uygularken, para politikası kararlarının ekonomi üzerindeki etkileri ve bu etkilerin hangi sürede ve ne büyüklükte gerçekleşeceğine dair fikirleri olması gerekmektedir. Eğer böyle bir ilişki ve ilişki hakkında bilgi mevcut değilse para politikaları amaçlar üzerinde bir etkiye sahip olamazlar.

Merkez bankalarının; para politikası stratejilerini belirlerken; hane halkı ve firmaların davranışlarını direkt olarak kontrol edemediklerinden, ekonomik hedeflerini etkileyen ve kontrol edebilecekleri değişkenleri, değişkenlerin hedefleri hangi kanallardan etkileyeceğini bilmeleri ve politikalarını bu bilgiye dayandırmaları gerekmektedir.

Merkez Bankaları Hangi Arahedef  Değişkeni Kullanmalı?

Endirekt parasal enstrümanların kullanımına geçilmesiyle birlikte merkez bankalarının karşısına çıkan sorun hangi arahedef değişkenin seçilmesi gerektiği olmuştur. Para politikalarını yürüten otorite olarak merkez bankaları, farklı zamanlarda arahedef değişkenler arasında birini başarmaya çalışmışlardır. Merkez bankaları, para arzını ve kredi hacmini ekonomik yaşamın ihtiyacı ve devletin ekonomi politikası doğrultusunda  belirlerler (Avni Zarakoğlu, s.4).

    Merkez bankaları;  para politikalarını fiyat istikrarı, ekonomik büyüme ve istihdamın arttırılması, ödemeler dengesi denkliğinin sağlanması (Rüşdü Saraçoğlu, Merkez Bankası Bilançolarının İrdelenmesi, 5-6 Nisan 1991, İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, s.20)  ve finansal piyasalarda istikrarı muhafaza etmek ( Gazi Erçel, Türkiye’de Bankacılık ve Para Politikaları- G.Erçel’in Harp Akademileri Komutanlığı’nda Verdiği Konferans- 3 Mart 1999, Harp Akademileri Basımevi, Nisan 1999, s.13 ) üzere yürütürler. 

Para stoku ve faiz oranı değişkenlerinin, döviz kurlarının merkez bankaları tarafından birlikte kontrol edilememesi, merkez bankalarının kısa dönemde ya faiz oranı ara değişkenini ya da belli bir para arzı düzeyini veya döviz kurlarından birini hedeflemesini gerektirmiştir. Merkez bankalarının hangi ara hedef değişkeni kullanacağı sorusunun cevabı ekonomideki problemin ne olduğuna dayanmaktadır.

Büyüme ve istihdamı arttırmak için para politikası uygulandığında para politikasının ara hedefi faiz oranıdır.  Faiz oranı, özellikle faiz oranının büyüme ve istihdamın arttırılmasını sağlayacak şekilde belli bir düzeyde tutulması amaçlanır. Piyasa koşullarında faiz politikası, merkez bankasının faiz oranlarını hedeflenen seviyede tutabilmesi için para arzını genişletmesini veya daraltmasını gerektirir. Merkez bankaları para politikalarıyla nominal faizleri etkileyebilirler. Büyüme ve istihdamı etkileyecek faiz oranları ise reel faizlerdir (Rüşdü Saraçoğlu, s.21)

   Merkez bankaları fiyat istikrarını hedeflediklerinde, ara hedefleri parasal büyüklüklerdir. Yani merkez bankaları piyasadaki parayı kontrol eder (Rüşdü Saraçoğlu, s.21).

Para politikası ödemeler dengesi denkliğini sağlama amaçlı yürütülürse para politikasının ara hedefi kurlardır. Kurların belirlenmesi için dövizin fiyatını para çıkartarak belirler. Kurların, milli paranın değeri düşürülecek ise merkez bankası aynı dövizi daha fazla para vererek alır, kurları daha yukarıya çıkartabilir.

Merkez bankaları uzun vadede kurların sürekli yükselmesini sağlayabilir, dış ticareti bu yolla sürekli teşvik edebilir. Fakat kurları bu şekilde hedeflediğinde ekonomide bu, enflasyona dönüşecektir.

Merkez bankaları UZUN DÖNEMDE NE BÜYÜME HEDEFİNİ NE DE ÖDEMELER DENGESİ HEDEFİNİ SAĞLAYABİLİR. Bunlar merkez bankasının KONTROLÜ DIŞINDA, REEL EKONOMİK FAALİYETİN SONUÇLARIDIR. MERKEZ BANKALARININ UZUN VADEDE SAĞLAYACAĞI  TEK HEDEF “FİYAT İSTİKRARI”DIR (Rüşdü Saraçoğlu, s.21).

Para politikaları uzun dönemde “neutral”/ yansızsızdır, para politikasının nominal büyüklükleri etkiliyor iken reel ekonomik faaliyeti değiştirmeksizin bırakmasını ifade eder

Ulusal paranın değer kaybı yönünde kur müdahalelerinin reel sonuç vermesi;  ithal ve ihraç malları talep esnekliklerinin en az bir veya birden büyük olması gereğine dayanır (Marshall-Lerner Kuralı). Ulusal paranın değer kaybetmesi yönünde yapılan kur müdahalelerinin ihracat artışları sağlaması için ihracat talep esnekliğinin yüksek olması gerekmekte ve mal fiyatlarındaki ucuzlamanın ihracat artışlarına neden olması için ekonominin bu artan talebi karşılama gücünün de olması gerekmektedir. Kur müdahaleleri yoluyla ithalatın pahalı hale getirilmesi, ithalatın kısılabilmesi için ithalat talep esnekliğinin de yüksek olması gerekir.

     Eğer ithalat kısılamıyorsa ulusal paraya değer kaybettirilerek ithalatın kısılması söz konusu olmadığı gibi ithalatın ulusal para karşılıkları da yükselmektedir. Aynı ithalat için harcanan dövizin alınabilmesi için de daha fazla ulusal para verilmesi gerekmektedir.

Para Politikalarının Yürütülmesi

Para politikaları;

·        - Ekonomideki para miktarının ve

·        - Beklentilerin yönetilmesine

dayanır.

Genel olarak amaç, fiyat istikrarı,  reel üretimin  alınıp satılabilmesini sağlayan bir para miktarının tutulmasıdır

Yeni parasal programlar; halkın politikalar konusunda aydınlatılmasına, politika hedeflerinden sapmalar olduğunda nedenlerinin açıklanması, bu yolla merkez bankasına olan güvenin arttırılması yoluyla beklentilerin yönetilmesinin geliştirilmesine, para politikaların özel ekonomik birimler üzerindeki kredibilitesinin yani merkez bankası kredibilitesinin çok etkin olmasına dayanmakta ve makro ekonominin önemli bir akımı olan rasyonel beklentiler hipotezinin asimilasyonu olarak nitelendirilmektedir

 

Inflation Targeting”/   Enflasyon Hedeflemesi

1990’da Yeni Zelanda resmi olarak enflasyon hedefini uygulayan ilk ülke olmuştur. Para politikası davranışlarındaki bu değişme, Yeni Zelanda ekonomik reformlarının bir parçasıdır (Evans Lewis, Arthur Grimes, Bryce Wilkinson, David Teece, Economic Reforms in New Zealand 1984-95: The Pursuit of Efficiency, Journal of Economic Literature, Vol XXXIV (December 1996),  p.1856).

Para politikasının yönlendirilmesinde açık/ sarih bir enflasyon hedefinin uygulanması, merkez bankası politikalarında çok önemli bir değişme olarak 1990larin başından itibaren bir grup ülkede serbest dalgalanan kur sistemi uygulamasına geçilmesinin ardından görülmektedir. Yeni Zelanda, Avustralya, Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İtalya, Japonya, Hollanda, Norveç, Portekiz, İspanya, İsveç, İsviçre, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri yapısal farklılıklara sahip fakat para politikalarını enflasyon hedeflemesine giderek yönlendiren ülkelerdir.

Enflasyon hedeflemesi; anons edilen enflasyona oranla, “politika kararlarının” umulan enflasyona, enflasyon hedefine göre yönlendirilen, yürütülen bir para politikasıdır.

Enflasyon hedeflemesi politikası;

·            merkez bankalarının tamamen devlet etkisinden bağımsız olmasa da en azından açıklanan enflasyon hedefini başarabilmek için enstrüman seçiminde serbest olmasını ve

·             mali hakimiyet (bütçe açıkları) baskısı altında olmamasını gerektirir.

    Merkez bankasından devlet borçlanmasının düşük olması veya olmaması, ulusal finansal piyasaların devlet borçlarını absorbe etmekte yeterince derin olması, bir devletin senyoraj gelirlerine dayanmaksızın geniş bir gelir bazına sahip olması, enflasyon hedeflemesi politikasının etkinliğini etkileyecek, arttıracaktır. Eğer mali hakimiyet varsa, mali orijinli enflasyonist baskı, merkez bankası yükümlülüğündeki para politikasını etkinsizleştirecektir ( Guy Debelle, Paul Masson, Miguel Savastano, Sunil Sharma, Inflation Targeting as a Framework for Monetary Policy, IMF Economic Issue 15, 1998, p.3).

Grilli, Masciandaro ve Taballani (1991) tarafından yapılan çalışmada merkez bankalarının bağımsızlığıyla ilgili ölçü “politik bağımsızlık” ve “ekonomik bağımsızlık” olarak alınmıştır (Alberto Alesina, Lawrance H. Summers, Central Bank Independence and Macroeconomic Performence:Some Comparative Evidence, Journal of Money, Credit and  Banking-Vol.25, No 2, (may 1993). Bade ve Parkin (1982)  politik bağımsızlığı, devletin etkisi olmaksızın merkez bankasının kendi politika amaçlarını seçebilmesi olarak tanımlamıştır.

Bu ölçüler; guvernör ve “board”/ yönetim kurulunun devlet tarafından atanıp atanmamasına, atamanın uzunluğuna, devletin merkez bankası yönetiminde temsil edilip edilmemesine, devletin politika kararlarını onaylayıp onaylamaması gerekliliğine, merkez bankası statüsünde fiyat istikrarı amacının önemi ve sarihliğine dayanmaktadır.

Para politikalarına uygulanan çok genel sınırlama merkez bankasının finanse ettiği kamu açıklarının finansmanının büyüklüğü olmaktadır. Halk, para politikaları otoritelerinin döviz kuru hedefi veya diğer hedeflere (faiz oranı) oranla enflasyon hedefine öncelik verdiğine inanmadığı sürece, parasal otoriteler başarılı olabilmek için gerekli kredibiliteyi sağlayamayacaktır.

Enflasyon hedefinin kredibilite sağlayabilmesi;

  • Birincisi, otoritelerin çıktıyla tutarlı bir enflasyon hedefi anons etmesi ve izlemesidir. Parasal otoriteler enflasyon eğiliminin nedenini elimine etmeli ve sürpriz bir enflasyon uyarmamalıdır.

·                İkincisi, para politikasının tek konusunun fiyat istikrarı olarak belirlenmesidir. Parasal otoriteler açık ve belirgin olarak öteki politika amaçlarının önünde enflasyon hedefine öncelik verildiğini göstermelidir (Robert J. Barro, Getting It Right- Markets and Choices in a Free Society, The MIT  Press, Second Printing, 1996,  p.67 )

·                   Açık, sarih bir politika izlenmeli, hedeften sapmaların nedenleri açıklanarak merkez bankasının kredibilitesi sağlanmalıdır.

Uzun dönemde; fiyat düzeyi gibi nominal değişkenlerin parasal politikalardan sistematik olarak etkilendiği, istihdam gibi reel değişkenler ortalama düzeyinin parasal politikalarla etkilenemeyeceği görüşü, teorik ve deneysel araştırmalarla desteklenmiştir. Kısa dönemde, parasal politikalar değişen gecikmeler ve farklılaşan etkilere rağmen, hem nominal hem de reel değişkenler üzerinde etkilidir (Andrew Stevenson, Vitantonio Muscatelli and Mary Gregory, Macroeconomic Theory and Stabilization Policy, Philip Allan, 1988,  pp..67-70).

Yüksek enflasyon;

·        - artan işsizliğe,

·        - etkinsiz kaynak dağılımına ve

·        - büyük oranda servetin yeniden dağılımına,

·       -  gelir dağılımının çarpılmasına yol açar. 

Fiyat istikrarı;

·       - kaynak dağılımı etkinliğine yol açar ve

·        - gelirin yeniden dağılımının minimize edildiği bir çevre yaratır.

·               Fiyat istikrarını ön plana alan bir para politikası, fiyat istikrarını başarabildiği kadar işsizliği de stabilize eder.

İşsizliğin istikrarı, yani tam istihdam ya da düşük işsizlik oranlarında istikrar ikincil amaçtır. Bu nedenle merkez bankası işsizliği stabilize etmeye, birincil amacı fiyat istikrarına herhangi bir zarar vermedikçe teşebbüs eder.

 Kısa dönemde politik baskının fiyat istikrarının sürdürülmesini engellemesini önlemek ve parasal politika amaçlarının başarılması için merkez bankasının sorumluluğunun sağlanması amacıyla merkez bankasının bağımsızlığı önem kazanır. “Inflation Targeting”e doğru kayış, “merkez bankası bağımsızlığı büyüyen trendi” ile doğru oranlıdır (Leonardo Leiderman, Lars E.O. Svensson, ,Inflation Targets, edited by Leonardo Leiderman, Lars E.O. Svensson, Centre for Econoic Policy Reserach-CEPR, 1995, p.3  ve bkz   Jonathan Temple, Central Bank Independence and Inflation: good news and bad news, Economic Letters 61 (1998) Elsevier Science, pp.215-218).

 

TCMB/ Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

      TCMB’nin internet sayfasında, para politikası hedefi;

     “TCMB’nin temel amacı fiyat istikrarıdır. Merkez Bankasının temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu TCMB Kanunu ile hükme bağlanmıştır.

şeklinde belirtilmiş ve

     Enflasyon hedefleri;

      Para politikalarının yönetimi konusunda, enflasyon hedeflerine ulaşmak çok önemli bir unsurdur. Bu amacı gerçekleştirmek için Merkez Bankası, politika faizleri ve diğer para politikası araçlarını kullanarak toplam talep ve enflasyon beklentilerini yönetir. Enflasyon hedeflemesi rejiminde Merkez Bankasının yayımladığı enflasyon tahminleri de enflasyon beklentilerini yönlendirmek açısından önemli bir araçtır. Merkez Bankasının enflasyon tahminleri; ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında yayımlanan Enflasyon Raporu ile açıklanmaktadır.

      Politika faizleri;

      Türkiye'de politika faizlerine dair kararlar; tarihi önceden belli olan toplantılarda, Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından alınır. PPK'nın aldığı kararlar, toplantının yapıldığı gün saat 14.00'te;  PPK'nın yaptığı değerlendirmeleri içeren toplantı özeti ise 5 iş günü içerisinde kamuoyuna açıklanmaktadır.

  şeklindedir (https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi, erişim: 21.07.2023 ).

Ana Sayfa