9 Haziran 2021 Çarşamba

"Faiz-Döviz, hangisi? Faiz, Döviz, Merkez Bankası ve Maliyet Enflasyonu"

FAİZ, DÖVİZ, MERKEZ BANKASI ve MALİYET ENFLASYONU

Faiz nedir?

Çok genel olarak faiz;  paranın fiyatıdır ve borç verilebilir fon arzı  ve  talebinin denk olduğu noktadaki fiyatını ifade eder.  Finansal  varlıklara ödenen fiyattır[1].

Reel Faiz Oranı Nedir?  

Enflasyonun çok çok düşük olduğu veya olmadığı durumlarda,  borç verilebilir fonları kullanmak için ödenen bedel, fiyatı olan faiz oranı “reel faiz oranı” olarak ifade edilir.

Nominal Faiz Oranı Nedir?

“Nominal faiz oranı “ ise “enflasyon  beklentisini”  ya da aynı anlamda  “enflasyon primini” de kapsayan faiz oranıdır.  Yani borç verenler ekonomide enflasyon olduğunda  borç verdikleri paranın enflasyondan erimemesi ve reel faiz oranları kadar faiz getirebilmesi için; tahmin ettikleri, bekledikleri enflasyon kadar bir primi reel faiz oranı üzerine ekleyerek  “nominal faiz oranı” nı oluşturur, paralarının enflasyonla erimesinin önüne geçmeye çalışırlar.

Faiz Oranları, Merkez Bankası ilişkisi

Faiz oranları; para arz ve talebi tarafından belirlendiğinden, faiz oranlarında bir düşme yaratmak için merkez bankalarının para arzını genişletmesi gerekir.

Bol olan “şeyin”/ malın fiyatı düştüğünden, para miktarının ekonomide arttırılması da fiyatı olan faizin düşmesine yol açar.

Fakat para arzı genişletilip faizler düşürüldüğünde, kısa dönemde üretim arttırılamayacağından, veya ancak kısmen arttırılabileceği için, bu, enflasyon olarak ekonomide ortaya çıkar.

Piyasada belirlenen faiz oranları, ekonominin yatırım oranının belirlenmesinde temel rol oynar.

Enflasyon arttıkça nominal faiz oranları da artacaktır, yani işletmelerin dış kaynak kullanım (kredi kullanmak gibi) maliyetleri artar.

Bu noktada anlamamız gereken; ekonomide, reel ekonomiye (mal ve hizmet üretimine) uyumlu (üretilen mal ve hizmetlerin alınıp-satılacağı kadar) bir para arzının bulundurulmasıdır.  Yani enflasyonun olmadığı bir ekonomi için..

Merkez Bankası

Merkez bankalarının başlıca özelliğini, banknot ihracı monopolüne sahip tek banka olmaları, ülkenin para politikaları yapıcısı olarak hizmet vermeleri,  para ihracını yönetmeleri, para arzını kontrol etmeleri teşkil etmeleridir[2].

Döviz kuru politikalarının icra edilmesi için de döviz piyasalarının yönetilmesi ve kontrolü, uluslararası rezervlerin muhafazası da merkez bankasının görevleri arasında yer alır[3].

Para Politikası

Merkez bankalarının farklı finansal fonksiyonlarından biri olan para politikası fonksiyonu, sirkülasyondaki kağıt ve ufaklık para basımı ile kaydi parayı içeren parasal toplamların kontrolüyle/ yönetilmesiyle ilgilidir[4]. Para politikası, ekonominin ihtiyacı olan para miktarının veya para miktarı büyüme oranının belirlenmesidir. Mevduat kurumlarının likit yükümlülüklerinin de para gibi hareket etmesi ve böyle yükümlülüklerin toplamı üzerinde kontrol sağlanması gereği, para politikasının temel elementlerinden birini teşkil eder. Modern bankacılık sisteminin kurumsal yapısı, rezerv gereksinimini ve toplam rezervlerin kontrolünü gerektirir[5].

Para Politikasının Amaçları

Para politikasının hedefi, çok uzun zamandır (yurt içi ve dışında);

       büyüme ve istihdam,

       ödemeler dengesi denkliğinin ve de

       fiyat istikrarının ve

       finansal istikrarın sağlanması

olarak tanımlanmıştır[6].

Büyüme ve istihdamı yüksek tutmak para politikasının hedefi olarak alındığında; para politikasının ara hedefi/ ara enstrümanı faiz oranlarıdır. İç faiz oranlarının büyüme ve istihdama yardımcı olacak seviyede tutulması amaçlanır. Merkez Bankası faiz politikasını, özellikle piyasa şartları altında faiz oranları büyümeye yardım edici seviyeye gelinceye kadar para basarak, piyasaya likit çıkararak, hazine ve diğer devlet kağıtları üzerinde faiz oranı hedefi oluşturarak[7], açık piyasa işlemleri gibi araçlar yoluyla faiz oranının istenilen düzeyi sağlanarak yürütür.

Merkez bankaları fiyat istikrarını hedeflediklerinde, ara hedefleri parasal büyüklüklerdir.  Yani merkez bankaları piyasadaki parayı kontrol eder[8].

Para politikası ödemeler dengesi denkliğini sağlama amaçlı yürütülürse para politikasının ara hedefi kurlardır. Kurların belirlenmesi için dövizin fiyatını para çıkartarak belirler.  Kurların, milli paranın değeri düşürülecek ise merkez bankası aynı dövizi daha fazla para vererek alır, kurları daha yukarıya çıkartabilir.

Merkez bankaları uzun dönemde ne büyüme hedefini ne ödemeler dengesi hedefini sağlayabilir. Bunlar merkez bankasının kontrolü dışında, reel ekonomik faaliyetin sonuçlarıdır. Merkez bankalarının uzun vadede sağlayacağı tek hedef fiyat istikrarıdır[9].

Uzun dönem hedefleri içinde kalmak üzere merkez bankaları, kurlar ve faiz oranlarındaki oynamalara karşı hassas olduğundan bu tip oynamaları mümkün olduğunca düzeltmeye çalışacaktır.

Para Politikası Nasıl Yürütülür?

Parasal programlar; halkın politikalar konusunda aydınlatılmasına, yönetilmesinin geliştirilmesine, beklentilerin yönlendirilmesi ve ekonomik politikaların özel birimler üzerindeki kredibilitesinin çok etkin olduğu görüşüne dayanmaktadır[10]. Bu nedenle merkez bankaları;

·        Beklentileri yönetirken, diğer yandan

·        Ekonomideki para miktarını kontrolü altında tutarak

para politikalarını yürütürler.

 

Merkez Bankasının Kurlara Müdahalesi

Türkiye’de Türk parasının dış değerinin yasal olarak belirleme yetkisi Türk hükümetinin olmasına rağmen, fiili olarak bu yetkiyi politikayı uygulayan ajanı Merkez Bankası’na devretmiştir.

Merkez Bankası kurlara 2 yolla müdahale edebilir.

1.      döviz alım-satımı yoluyla..

2.      TL'yi değerli hale getirerek, yani yüksek getiri (faiz) vermesini sağlayarak...

Faizler baskılanıp düşük tuttuğunda, ulusal para enflasyonun üzerinde faiz getirmediğinde, ulusal tasarruflar dövize/  dolara yönelir, döviz/ dolar olan talep artar, döviz/ dolar fiyatları yükselir.

Merkez Bankası hem kur politikasını tespit etmekte hem de uygulamaktadır. Bankalar arası döviz piyasasında aktif olarak yer alan Merkez Bankası, döviz alım veya satımları yoluyla kurları belirlemektedir. Merkez Bankası kurları yükseltmek istediğinde döviz alır, piyasada döviz azaldığından döviz değer kazanır, piyasada TL artarak değer kaybeder. Kurları düşürmek istediğinde ise döviz satar, piyasada döviz bollanır, değer kaybeder[11].

TCMB, son zamanlarda döviz/ dolar satarak doların yükselmesini engellemeye çalıştı. Dolar alım-satımı yoluyla dolara müdahalesini “Dolar satarak” yaptı. Dolar satarak dolar fiyatını düşük tutabilmesi için TCMB'nin ciddi rezervleri olması gerekir.

Faizler düşük olduğu sürece sıcak para/ kısa vadeli sermaye de gelmez.. Biliyoruz ki Türkiye hem Ödemeler Dengesi açık veren bir ülke hem de borçlu ülke, yani DÖVİZ FAKİRİ..

Her iki araç kısmen kullanarak döviz/ Dolar fiyatları bir noktada tutulabilir...Sonuç olarak enflasyon da belli bir noktaya kadar yükselir..

Faiz yeteri kadar yükseltmediğinde, bu ekonomide fazla para bulunuyor anlamına gelir, enflasyon bu fazla likidite/ paraya göre belirlenir...

Diğer yandan bugünlerde FAİZ ler düşürülürse, yani pozitif faiz verilmediğinde/  enflasyonun üstünde faiz getirisi sağlanmadığında döviz/ DOLAR fiyatları YÜKSELECEKtir, bu da  İTHAL GİRDİ FİYATLARInın  ARTMASIyla sonuçlanacak, yani üretim malları fiyatları artacaktır ( maliyet enflasyonu).

Döviz fiyatlarında yükselmenin bir diğer etkisi dövizle olan borçlanmaların ulusal parayla olan karşılıklarının artmasıdır.

Maliyet Enflasyonu nedir?

Maliyet enflasyonu, bütün maliyet unsurlarında meydana gelebilecek yükselmelerden kaynaklanabilir.

Faizler de bir maliyet unsurudur. Döviz fiyatlarında yükselmeler de ithal girdinin ve ithal yatırım malları fiyatlarında yükselmeye yol açtığından maliyet enflasyonuna yol açar.

Bu noktada Enflasyon, bir kerelik fiyat yükselmesi değildir, fiyatlarda sürekli yükselmeleri ifade eder.

Türkiye’nin üretim artışı ( yani büyümesi ) ithal girdiye bağlı olduğundan DÖVİZ/ DOLAR FİYATLARINDA meydana gelen YÜKSELME de maliyetlerin dolayısıyla da mal fiyatlarının yükselmesine yol açar.

Ve ithalat yapabilmek için daha fazla ulusal para/ TL ödemek zorunda kalınır.

Mal fiyatlarında meydana gelen yükselmeler reel ücretlerde düşmeye yol açtığından ÜCRET ARTIRMALARINA gidilmesine yol açacaktır.

 Acaba ulusal ekonomimiz için hangisi; faizlerin düşük tutulması mı, döviz fiyatlarının istikrarlı bir seviyede tutulması/ yükselmesinin kontrol altında tutulması mı daha iyi?



      [1]    Steven M. Sheffrin, David A.Wilton, Davd M. Prescott,  Macro-Economics Theory and  Policy, South-      Western Publishing Co,,1988, p.12, 315

[2]     Richard G.. Lipsey, Paul N. Courant, Douglas D. Purvis, Peter O. Steiner,  Economics, tenth edition, Harper Collins, 1993, p.609  ve bkz  Roger LeRoy Miller & David D. VanHoose, p.384

[3]    Mark Swinburne and Marta Castello-Branco, Central Bank Independence and Central Bank Functions”-The Evolving Role of Central Banks, edit.by Patrick Downes & Reza Vaez-Zadeh,  Central Banking Department International Monetary Fund, 1991, p. 435

[4]      T.O’Grady Walshe, “Managing a Central Bank: Goals, Strategies, and Techniques”- The Evolving Role of Central Banks, edited by Patrick Downes & Reza Vaez-Zadeh, Central Banking Department International  Monetary Fund, 1991, p.97

[5]      Robert H.Heller,“Prudential Supervision and Monetary Policy”- The Evolving Role of Central Banks, edit.by Patrick Downes & Reza Vaez- Zadeh,  Central Banking Department International Monetary Fund, 1991, p.58

[6]      Rüşdü Saraçoğlu, “Merkez Bankasının Finansal Sistemle İlişkileri ve Reformlar”- Merkez Bankası Bilançolarının  İrdelenmesi- İstanbul Mülkiyeliler Vakfı, ParkSa Hilton Oteli, Maçka/ İstanbul , 5-6 Nisan 1991, s.20   ve bkz  Gazi Erçel, Türkiye’de Bankacılık ve Para Politikaları, G..Erçel’in Harp Akademileri Komutanlığı’nda Verdiği Konferans, 3 Mart 1999, Harp Akademileri Basımevi, Nisan 1999, s.13

[7]      Bennett T McCallum., Monetary Economics, Theory and Policy, Macmillan Publishing  Company, 1989,  pp. 64,65   ve bkz  Richard. T. Froyen,  Macroeconomics-theories and policies -third edition, Macmillan Publishing Company, 1990, pp.557, 558

[8]      Rüşdü Saraçoğlu, s.21

[9]      Rüşdü Saraçoğlu, s.21

[10]   Keith Blackburn & Michael Christensen, “Monetary Policy and Credibility: Theories and Evidence, Journal of Economic Lit-erature, vol. XXVII (March 1989) p.1,2.

[11]    Rüşdü Saracoğlu,Merkez Bankası ve kur politikası”- Liberal Bakış,  6 Şubat 1998,  s.1